KVKK Kararı, Kuvözdeki Bebek Ve İlgili Kullanıcılar

“Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesinde Veri Sorumlularınca Alınması Gereken Yeterli Önlemler” ile ilgili Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 31/01/2018 Tarihli ve 2018/10 Sayılı Kararı yayımlandı, peki her organizasyonu ilgilendiren bu önemli kararı SİZ KENDİ KURUMUNUZDA YAYIMLADINIZ MI?

Danışmanlıklarda, derslerde ve eğitimlerde kullandığım metaforlarımdan birine burada yer vererek başlayalım izninizle:

Genel kişisel veriler bize emanet edilen bir “bebek” ise, özel nitelikli kişisel veriler, emanet edilen “kuvözdeki bebektir”. Ekstra kontrole, bakıma, ihtimama ve gözetime ihtiyaç duyar, sorumluluğu ve maliyeti her zaman daha yüksektir ve nihai olarak kaybı durumunda daha fazla can acıtır.

Özel nitelikli kişisel verilere dair; Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 31/01/2018 Tarihli ve 2018/10 Sayılı Kararı yayımlandı. Toplam 6 maddeden oluşan ve KVKK’nin 6.maddesinin 4. fıkrası ve 22. maddesini refere alan karar aslında yerine ve profiline göre (Ör: Sağlık Sektörü) Pandora’nın Kutusu niteliği taşıyabilecek, zira bazı maddeler var ki ilgili profildeki bazı şirketler için ciddi maliyet ve yönetim kararları anlamına gelecek.

Yayınlaman bu karar ve yorumları Linkedin’de, portallerde defaatle okumuşsunuzdur, bunların yeterince ve hakkıyla işlendiğini düşünüyorum. Bu yazımda değinmek istediğim nokta önemli görülen bu kararı yeterince kurumunuzda duyurup duyurmadığınız ile ilgili… Neden duyurmalısınız? Çünkü:

Politika, prosedürler, resmi deklarasyonlar (mail de dahil), üst yönetimin ve ilgili makamın organizasyondaki çalışanlardan beklentesine ve bazı risklerin yönetimine dairdir. Dolayısı ile yeterince duyur(a)madığınız, bilgilendir(e)mediğiniz kararlar için çalışanlardan rol, sorumluluk ve farkındalık bekleyemezsinizbeklememelisiniz, daha da ötesi disiplin süreçlerini işletmemelisiniz. Çünkü günün sonunda bu; çalışma süreç ve etiklerine uygun olmadığı gibi, kurum kültüründe tehlikeli ve çoğalarak bölünmeye yol açan kanser hücresi “blame culture”ı tetikler, nihai olarak da herhangi bir adli vakada siz ve kurumunuzun haksız çıkacağı birçok dava dosyası ile sabittir.

Daha fazla uzatmadan bu “kuvözdeki bebeğin” itina ile korunma kararına dair, duyurulması ve/veya beraber çalışılmasında kanaat getirilen ilgili birimlere aşağıdaki tablolarda yer vermeye çalıştım, uygun gördüğünüz durumda duyurmanızdan zarar gelmeyip, fayda geleceği kanaatindeyim. Nihai faydanın ise birimler ile duyuru sonrası toplantılar, atölyelerden çıkacağını öngörüyorum. Tablodaki bilgiler tecrübelere dayanmaktadır ve taşa yazılı kaideler içermiyor, yani eksik veya fazla olabileceği gibi organizasyonların profilleri farklılık gösterebileceğinden kendi iç yapılarına göre düzenlenmesi gerekebilir. (Örnek Veri Koruma Departmanı yerine ilgili görevlendirilmiş birim, kişi gibi)

Her zamanki gibi kapanışımızı Peter F. Drucker yapıyor:

” İnsan öldükten sonra neyle hatırlanmak istediğini kendine sormalı. Hatırlanmaya değer olan, birinin başkalarının yaşamlarında yarattığı olumlu farklardır.”

Peter F. Drucker

(EU’ya selam olsun 🙂 )

GDPR – WP29 – AÇIK RIZA (EXPLICIT CONSENT) GÖRÜŞLERİ

25 Mayıs 2018’de reel olarak hayata geçecek Genel Veri Koruma Tüzüğü uyarınca, AB mahremiyet yasasındaki en çarpıcı değişikliklerden biri, AB’nin kullanıcı rızalarına olan çok katı yaklaşımdır. Uzun yıllardır AB’de faaliyet gösteren şirketler, ilgili veri koruma, mahremiyet ve doğrudan pazarlama yasalarına uyumu; yoğun şekilde kullanıcı onayı (açık rıza) üzerine dayandırarak sağlamaktaydı. GDPR ilk kez yayımlandığında ise, AB’nin, açık rıza izin kullanımlarında fertlere adil davranılmadığının, sömürüldüğünün hissedildiği alanlarda çok sert yaptırımlar uygulayacağı ortaya çıktı.

Önümüzdeki dönem yeni adı European Data Protection Board (EDPB) olacak olan (Working Party) WP29, diğer bir deyişle AB’nin ulusal veri koruma makamlarını temsil eden kilit danışma organı olan WP29, tarafından 18 Aralık’ta yayımlanan taslak açık rıza rehberi, regülatörlerin açık rıza yaklaşımlarının kati ve sert olacağını bir kez daha doğrulamıştır. Okumaya değer olan rehbere dair, zamanı olmayanlar için bazı önemli noktaları burada yer veriyoruz.

  • Açık rızalar paket-le-ne-mez. Aksine, rızalar ayrıntılı olarak sunulmalıdır. Verilerin işleneceği her bir amaç için ayrı bir onay gerekecektir. WP29 bunun da bireylere uzun checkboxlar listesi ile rutin olarak sunulması durumunda kolayca tıklama yorgunluğuna (gönüllü onayın geçerliliği hakkında şüphe uyandırmaya) yol açabileceğini kaydediyor, ve bunun veri sorumluları için bir problem olacağını öngörüyor.
  • Kişisel verilerin kullanımlarına “gereğinden fazla” açık rıza verilmesi, bir hizmete erişim için bedel olarak kullanılamaz. Bu, GDPR’nin, davranışsal reklamcılık veya diğer pazarlama amaçları için kullanılan, kişisel verilere erişim karşılığında ücretsiz hizmetler (ücretsiz bir uygulama gibi) sağlamaktaki yaygın ticari modeli geçersiz kıldığına dair önemli bir işaret olarak görülmektedir.
  • GDPR kapsamında; artık özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi için gereken “açık” rıza, “normal” rıza için zaten sıkı olan standarttan daha güçlü bir şey gerektiriyor. Rehber, bir opt-in kutusunu tıklamak ve daha sonra rızanızı onaylamak için bir metne veya e-postaya olumlu yanıt vermek gibi kullanıcı tarafından ilave bir doğrulama adımı içeren çeşitli mekanizmalar önermektedir. Kullanıcıların, fazladan atılması gereken bu adımları ve ekstradan oyalanmalarını memnuniyetle karşılayıp karşılamayacakları belli olmasa da WP29 gerçekten “açık rıza” düzeyine erişebilmek için “daha fazla” bir şeyler olması gerektiğini savunuyor.
  • Veri sorumluları, kişisel veriyi işlemek için hukuki dayanaklarını önceden belirlemelidir ve işleme için ilk dayanak kusurluysa, dayanaklar arası “geçiş yapılamaz“. Başka bir deyişle veri sorumluları; belirlenmiş bir veri işleme prosesi için, “yedek” dayanaklara sahip olamaz, bu veri işleme faaliyetleri sözleşme performansı, meşru menfaat veya rızanın gerekliliği gibi birden fazla dayanakla yapılmış olsa bile…

Her zamanki gibi yazımızın son kısmı bildiğiniz üzere Peter Drucker’dan geliyor:

“Geleceğin Toplumu’ndaki kuruluşlarda şirket, üst yönetimden ibaret olacaktır. Diğer her şey dışarıdan temin edilebilir. Kuruluşunuzun değerlerine, misyonuna ve vizyonuna odaklanın. Diğer her şeyi dışarıdan temin etmeyi düşünün.”

Yani “Do what you do best and outsource the rest.”